003_İnsanın Dünya Okulundaki Gelişimi
3ncü bültene hoş geldin sevgili dostum. Bu hafta ilk sayımızdaki insanın fabrika ayarları adlı giriş yazımın devamı niteliğinde olan ve insanın kendini tanıması için önemli olan bir konuyu paylaşıyorum.
“Gerçek her insanın yüreğinde yatar ve insan gerçeği orada aramalı ve gördüğü gerçek tarafından yönlendirilmelidir. Ancak hiç kimsenin başkalarını kendi gerçeğine gore yönlendirmeye zorlama hakkı yoktur “
Mahatma Gandhi
“İnsanın fabrika ayarları” isimli ilk yazımda her insanın doğumuyla beraber sonraki tüm yaşantısını yönlendiren mizaç-genetik miras-kişilik üçlemesi üstünde durmuştum. Her ne kadar bir bebeğin anne karnına düşmesi ve doğumu sırasında astrolojik ve kozmik tesirler de etkili olsa da ben bunu mizaç adı altında ele alıyorum.
0-7 yaş dediğimiz dönem, ileride yetişkin bir insan olacak çocuğun hayatını şekillendiren, hayata verdiği tepkileri ve hayattaki yolunu belirleyen unsurların %78’inin temellerinin atıldığı bir dönem. Bu ilk 7 yaşın genel olarak gelişim planı da kabaca şöyle...
· Doğum ile gelen mizaç ve genetik miras ile hayat okuluna başlamak – Her insan doğduğu andan itibaren eşsizdir ve biriciktir. “Herkes hayatta en az bir kere başarılı olur; doğarken” derler ya işte o misal. İkizleri olanlar vardır ve her ne kadar yumurta ikizleri olsalar ikizlerden her birisi diğerinden bir türlü farklıdır. Bakışı, bir bebek olsa bile kendine has karizması, dış koşullara verdiği tepkiler vs ikizinden farklıdır. Aynı anne ve babanın, aynı anda, aynı koşullarda doğan bebekleri olmalarına rağmen her ikisi de farklıdırlar. Genetik miras bile %100 aynı değil. Her bebek dünyaya geldiğinde mizaç ve genetik miras ile yoluna başlıyor. Bu bir insanın hayata başlarken elindeki temel donanımı. Aynı bir bilgisayar aldığımızda hardware ve o hardware üstünde onu aktive edecek temel bir DOS programı olması gibi. Bilgisayarı çalıştıran ofis tarzı yazılım ise 0-7 yaş dönemi edindiğimiz kişiliğimiz. Mizaç, genetik miras ve sahte kişilik ile insan özünden kopuyor. Mizaç burada inanılmaz önemli, zira aynı koşullarda yetişen ve aynı genetik donanıma sahip ikizler bile farklı mizaçlarından dolayı hayata farklı tepkiler veriyor. Cinsiyet de burada önemli bir unsur. Zira kadın ve erkek insan olsalar da hayata bakış ve davranışları açısından farklı iki cinsler.
· Dış koşulların bebeğin kişiliğini şekillendirmesi – Bebeğin ilk yılı özellikle güvenin oluşması ve onun hayata güvenle tutunması için çok önemli. Ve ilk 3 yaş içinde beyin 4 kat büyüyor ve sonra yetişkin olana dek az bir miktar daha büyüyor. Yani ilk 3 yaş içinde beyindeki nöron bağlantıların oluşması süreci bebeğin yaşamını, zekasını ve başarısını temelden etkiliyor. Nöron bağlarını şekillendiren ise çocuğun içinde bulunduğu dış koşullar. Bunlar başta ailesi olmak üzere, aile dostları, yakın akrabaları, o toplumun kendine ait kültürü, iklim koşulları vs birçok unsur dış etkilerle çocuğun zihnini yoğurmaya başlıyor. Çocuk ne kadar fazla ve farklı şey derse o kadar öğreniyor. Ama aynı zamanda disiplini de öğrenmesi gerekiyor. Disiplin ve özgürlük arasında kendisine biçilen esnekliğe göre öğrenme kapasitesi değişiyor.
· Yaşam tecrübeleri – zıtlıkların medcezirinde bir hayat yaşıyoruz ve hayatın her iki zıt kutbundan da yaşanan olaylar, çevresinde bulunan ailesi ve diğer insanların hayata verdikleri tepkileri çocuk yavaş yavaş modellemeye başlıyor. Bu modelleme sırasında bebek sadece seyirci değil aynı zamanda önemli bir oyuncu. Hangi aile yoktur ki çocuğun doğması ile birlikte çocuk onların hayatlarının merkezinde konumlanmasın? Temel ihtiyaçlarını kendisi karşılayana dek bebek ailesini çevresinde pırpır ettirir. Ve bu süreçte gerek acı gerek mutlu tecrübeler yaşar.
· Yaşam tecrübelerinin ışığında çocukluk kararlarının alınması – bebeğin/çocuğun yaşadığı tecrübeler acı veya tatlı olabilir. Sık tekrar eden veya rasgele oluşan tatlı ve acı durumlara ve çeşitli içinde bulunduğu koşullara göre çocuk bazı tepki tarzlarını/kalıplarını zihninde şekillendirmeye başlar. Bunlar çocukluk kararlarıdır. Yani çocuk içinde yaşadığı koşullara uyum sağlayabilmek adına kendisiyle ve hayata dair bazı kararlar alır. Bu kararlar onun hayata uyumlanma stratejileridir. Telafi mekanizmalarıdır. Zira herkes hayatta mutlu olmak ve ıstıraptan kurtulmak ister ve bunun içinde çeşitli telafi mekanizmaları kurar. Bu tamamen bilinçaltı seviyesinde gelişen otomatik bir süreçtir. Ve yavaş yavaş kişilik otomatik olarak yazılmaya başlanır. Doğal ve sessiz bir biçimde. Değerler ve paradigmaların şekillenmesi – kişiliği yazılması ile birlikte artık çocuğun hayata bakış ve algı filtreleri, değerleri şekillenir. Artık çocuk “persona”lara yani maskelere sahiptir. İlk doğum anında sahip olduğu özden kopmuş ve bir kişilik geliştirmiştir. Yani doğum anında TEK ve BÜTÜN olanın kusursuz bir parçası olan ruh, dünyevi yaşam yolculuğunda büyük kısmı 0-7 yaş arasında yazılan ve otomatik olarak güncellenen bu yazılım ile bütünlüğünü kaybediyor. “Bu yüzdendir ki, çekilen en büyük acı insan kişiliğimiz ile daha yüksek yaradılışımız arasındaki bölünmeden kaynaklanır” diyor Debbie Ford. Özellikle 0-7 yaş arasında tecrübe ettiğimiz olaylar çocukta bazı “korku”ların oluşmasına neden olur. Gelişen korkular sonucu, normalde insanı tehlikelerden korumak için orada olan “ego” gelişmeye, “yaralı ego” halini almaya başlar. Bu yüksek kişiliğimizden (özümüzden) ayrılmanın, bölünmenin başlangıcıdır. Yüksek kişilikten uzaklaşma veya bölünme, yaşamda ayakta kalma (survival) içgüdüleriyle belirli maskelerin oluşmasına neden olur. Bu sahte kişiliktir. Romalıların “persona” olarak adlandırdığı bu maskeler Tanrısal bütünlüğümüzü, ruhsal özümüzü kalın bir tabakayla çevreleyen kalkanlar gibidir ve “etkiye verdiğimiz tepkiyi” belirler. Bu maskeler bizim hayatta kalma yollarımız ve kalkanlarımızdır. Bölünme sonucu kendimizi yeniden “BÜTÜN” hissetmeye çalışırken kendimizi bu dış kabuk veya maskeler ile donatırız ve güvende hissederiz.
· Tutum ve tavırların şekillenmesi – bir sonraki aşamada ise belirli koşullar altında belirli bir şekilde, otomatik ve bilinçsizce tepki veren bir insan vardır. Günlük yaşamda cin gibi bir insan olup tüm maddi zenginliklere sahip olabilir, ancak hala kendine ayna tutup onu yönlendiren kişilik unsurlarının farkına varmadığı sürece kişiliğinin kölesidir. Genel olarak neye nasıl tepki verdiğinin farkında değildir ve bunu fark edip uyanana dek uykuda yaşar.
· Dış etkilere tepki olarak davranışların şekillenmesi – Kişinin tavır ve tutumu ile davranışları farklı olabilir. İyi bildiğimiz iyi ve güzel huylu bir insan çeşitli dış faktörlerin etkisiyle bazen veya sıkça aşırı tepkiler verebilir. Yıkıcı duygularının esaretinde tutumlarından farklı davranabilir. Zira yine ortama ve çevreye uyum sağlayarak başarılı olma çabaları yüzünden dış unsurların ve korkularının esaretinde olan insan, kendi kişiliği içinde sağlıklı ve sağlıksız davranış seviyeleri arasında gidip gelebilir. Onun ne denli farkında ve öz kontrole sahip olduğuna göre bu salınım değişir.
Görüldüğü gibi insan inanılmaz kompleks etten ve kemikten yapılmış bir makina. Beden ruhun aracı ve dünya okulunda insanın kaderini yaşaması için sahip olduğu kişilik otomatik olarak yazılıyor. Bu bir oyun. Bilinçsizce taktığı maskelerini ve bunların etkilerini fark edip, uyanmak ve sonra bilinçli olarak kişiliğini dönüştürme oyunu bu. Ve güzel olanı da şu, değişim ve dönüşüm herkes için mümkün. Dönüşüm ve değişim bir evrensel yasa; bir kanun-u külli. Bunu da ileride inceleyeceğiz.
Sevgiler,
Kenan
Geçtiğimiz günlerde 19 Mayıs günü Atatürk’ü Anma Gençlik ve spor Bayramı’nı kutladık. Ancak 15 Mayıs' 1919’da İzmir’in işgalini de hatırlamak lazım. Şükürler olsun bizler işgal hikayelerini büyüklerimizden duymanın ötesinde hiçbir zaman yaşamadık. Allah hiçbir zaman da yaşatmasın. Ancak bir italyan ressam o zalim işgal sırasında İzmir’de olanlara şahitlik etmiş ve 10 tane resim ile yaşanan acı tabloyu kendinden sonraki nesillere aktarmış. Sadece o günler yaşananları hatırlayarak bağımsızlık ve özgürlüğümüzün ne kadar önemli olduğunu tekrar hatırlamak için bu ibret verici işgali anlatan bir tablonun resmini paylaşmak istiyorum.
Resimler ve daha fazla açıklama için buraya bas lütfen
Haydi biraz da bir kıssadan hisse ile subliminal mesajların insan hayatı ve toplumları nasıl etkileyebileceğini hatırlayalım.
Dört tavuk, bir kartal yuvasına gidip bir yumurta çalarlar.
Yumurtayı kümese getirdiklerinde, diğer tavuklar gördükleri bu yumurtanın çok büyük bir tavuğa ait olduğunu düşünürler.
Zaman geçer, yumurtayı getirenler de unuturlar, onlar da bu yumurtanın büyük bir tavuğa ait olduğuna inanırlar.
Günün birinde kuluçkaya yatan bir tavuğun altındaki o yumurta kırılır. İçinden simsiyah kanatlı, ilginç gagalı tuhaf bir tavuk çıkar.
Herkes şaşkın, mutludur; böylesini ilk defa görmüşlerdir.
Anne tavuk, yavrusuna dersler vermeye başlar: "Bak yavrum, yerden bulduğun böceği şöyle ye! Arpayı buğdayı böyle ye!."
Anne tavuk her geçen gün yeni şeyler öğretir yavrusuna; tehlikelere karşı nasıl davranılacağını da..
Büyük yumurtadan çıkan ilginç gagalı yavru tavuk, annesinin her söylediğini yapmakta, büyüdükçe de güzelleşmektedir. Oldukça uzun kanatları vardır. Diğer tavuklar onun kanatlarına kıskançlıkla bakmaktadır.
Bir gün anne tavuk yavrusuna havadan gelen tehlikelere karşı kendini nasıl savunacağını anlatırken yavrunun gözü, gökyüzünde çoook yukarılarda süzülerek ihtişamla uçan başka bir canlıya ilişir.
"Anne bu ne?" diye sorar.
Anne tavuk;
"Ha o mu? O kartal yavrum, kuşların padişahı."
"Ne de güzel uçuyor!.." deyip iç geçirir yavru tavuk.
"Evet yavrum. Ama sen sakın ona özenme! Asla onun gibi olamazsın. Senden önce baban, deden, amcan hepsi ona özendi ama hiç biri onun gibi uçamadı. Sen bir tavuksun ve bir tavuk gibi yaşamalısın."
O günden sonra küçük tavuk, ömrü boyunca arka bahçede kartalın ihtişamlı geçişini izleyip iç çeker ve her defasında, "Keşke ben de bir kartal olup uçabilseydim." diye hayıflanır.
Ve bir gün siyah uzun kanatlı büyük tavuk, ihtişamlı kartalı izlerken ölüp gider. Onu bir tavuk gibi defnederler.
Oysa ölen bir kartaldır.
Etienne de La Boétie "Gönüllü Kulluk" kitabında der ki:
"Eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak özgürlüğü hiç tanımadığı, görüp bilmediği için pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir. En kötü kölelik benimsenmiş kabullenilmiş özümsenmiş kölelerdir. Onlar köle olmamayı reddedenleride baş düşmanı görürler!
Robin Sharma’dan 22 nasihat duymak ister misin?
1. Size zarar verenleri affetmeyi öğrenin. Herkes, insan yolculuğunda nerede olduklarına bağlı olarak ellerinden gelenin en iyisini yapıyor.
2. Size hizmet etmeyenlere tutunmayı bırakın. Geçmişe zincirlemenizi sağlayan deneyimler, alışkanlıklar ve inançlarla geride tutulan son derece parlak geleceğinize yürüyemezsiniz.
3. Sizi neşeyle dolduran yaratıcı işler yapmak, mutluluğa giden muhteşem bir yoldur. Bunu şöhret, servet ve alkışlar için yapmayın.
4. Sağlık gerçek servettir.
5. Sahip olmadığınız şeyi veremezsiniz. Her sabah, güneş doğmadan önce, zihninizi doldurmak ve kalbinizi doldurmak için zaman ayırın. Boş insanlar ilham verici kahramanlara dönüşemezler.
6. Bir günlük tutun. Kendi iyileşme, büyüme ve evrimimde dönüştürücü olduğu için bu günlük ritüeli tavsiye ediyorum. Sevinçlerinizi yazın, kazançlarınızı kutlayın, acınızı düzeltin ve iyi yaşanmış bir hayat kaydedecek canlı beyaz sayfalardaki umutlarınızı netleştirin.
7. Her gün yalnız biraz zaman geçirin. Yalnızlık seni derinleştirir. Huzur yeni lüks. Şafaktan önceki dönem, bilgeliğin inşa edildiği yerdir. Yavaşla. Daha fazlasına ihtiyacımız var.
8. Mükemmel bir aile hayatı geliştirmek için zaman ayırın. Eşinizle olan ilişkiniz üzerinde çalışın. Çocuklarınızla kasıtlı olarak mükemmel anlar yaratın. Ebeveynlerinize şefkatli davranın. Arkadaşlarınızı takdir edin. Saygılı ve güçlü olmanın anlamı yok, yalnız kalmak.
9. Düzenli olarak yaratıcı yürüyüşler yapın. Yetişkin hayatımın çoğunda bir doğa yürüyüşüne çıktım. Seyahat ettiğimde şehri yürüyorum. En iyi fikirlerimin ve en değerli görüşlerimin çoğu yürümekten geldi.
10. Unutmayın ki çok az şey iyi bir isim kadar değerlidir. İsminizi kirletmeyin.
11. Zehirli insanlardan kaçının. Neşenize, üretkenliğinize ve gönül rahatlığınıza mal olurlar.
12. Kalbinizin sessiz fısıltılarına zihninizin yüksek sesle konuşmasından daha fazla güvenin. Nerede olmanız gerektiğini bir şekilde bilir kalbiniz.
13. Tutarlılık, ustalığın anasıdır.
14. Nezaket, coşku ve neşe büyüklüğün özellikleridir. Bugün toplumumuzda, birçoğu insan bu karakter değerlerinin önemli olmadığını düşünüyor. Yeniden düşünmelerini öneririm. İyi tavırlar ve dakik olmak, iyimserlik ve pozitiflik ve şefkat ve dürüstlük, yalnızca tanıştığınız herkesin ruhlarını yükseltmekle kalmayacak, kendinize aşık olmanıza yardımcı olacaktır.
15. Zor zamanlarda büyüyün. Muhteşem zamanların tadını çıkarın. Hayat bir dizi mevsimdir. Kimse sadece yazları alamaz.
16. Yeryüzünde hafifçe ilerleyin. Bozulmamış bir ormana atılan çöpleri görmek kalbimi acıtıyor. Bir sürücü camlarını aşağı indirip temiz bir sokağa çöp attığında bu beni mutsuz ediyor. Toprak Ana'nın bize verdiği hediyeleri onurlandıralım.
17. Günde bir saat okuyun. Bu siber zombi dünyasında size büyük bir rekabet avantajı sağlayacaktır.
18. Öğrendikleriniz üzerinde herhangi bir iş yapmazsanız çabalarınızın işe yaramayacağını lütfen unutmayın. Ve değişebileceğine inanmıyorsan hiçbir şey değişmeyecek. Mazeretler çok acımasız hırsızlar, değil mi? Bırak onları.
19. Karşılaşmadığınız korkular duvarlarınız haline gelir. Bir sonraki seviyedeki yaşamlarınız için sizi rahatsız eden şeylere gidin.
20. Daha az yemek yiyin. Daha fazlasını yapın.
21. İnsanlar sizi hayal kırıklığına uğratır ve hayat sizi incitirse bile, kalbinizi açık tutun. Kahramanlar böyle yaşar.
22. İnsan hayatındaki kısalığı [ve öngörülemezliği] fark edin. Gösterebileceğiniz ustalığı, dayanabileceğiniz iyiliği ve verebileceğiniz sevgiyi ertelemeyin.
BİRAZ TEKNOLOJİ
Çin gelecek yıl Mars’a insansız araç göndermeyi planlıyor
Dünyanın ilk gezici aracını bu yılın başlarında Ay'ın uzak tarafına indirdikten sonra, Çin'in çok daha iddialı planları var: Mars'a bir gezici göndermek.
Çin'in ay keşif programının baş tasarımcısı Wu Wiren, Çin Halk Siyasi Danışma Grubu'nun açılışından önce, "Son 60 yılda, birçok başarı elde ettik, ancak dünya uzay güçlerinden hala büyük bir mesafe var," dedi. Ayrıca “Gelecek yıl, Mars'ın etrafında dolanacak, üzerine gelecek ve onu araştıracak bir Mars sondası başlatacağız” diyor.
Çin’in uzay programı hız kazandı. Yutu 1 gezgini 2013'te Ay'a indi. Altı yıl sonra ikinci bir gezici ayın uzak tarafına indi ve bu yılın sonunda üçüncü bir gezici, en az dört kilo ile Dünya'ya dönme hedefini takip edecek. Ay toprağı ve kayaç örnekleri ile Dünya’ya geri gelecek.
Ancak Çin’in uzay ajansı gittikçe artan bir şekilde çabalarını Kızıl Gezegen üzerinde yoğunlaştırıyor. Bu hafta sonu, Çin, Mars yüzeyiyle benzerliklerinin olduğu bilinen bir yerde, Qinghai Eyaletindeki ilk Mars simülasyon üssünü açtı. Üs, fütüristik kapsüllerinde 60 kişiyi barındırabilir durumda.
Çin, Mars'ı keşfeden ilk ülke olmayacak. NASA, birincisi, önemli bir başlangıca sahip: Jet Propulsion Laboratuvarı, uzak dünya hakkında bilimsel veri toplamak için yaşam belirtileri aramak üzere şimdiye kadar Mars yüzeyine dört uzaktan kumandalı rovers gönderdi.
NASA ve Avrupa Uzay Ajansı'nın her biri, gelecek yıl en kısa sürede Mars'a yeni geziciler göndermeyi planlıyor. Çin, arayı kapatmak için büyük çaba gösteriyor.
NASA, özel bir şirket tarafından tasarlanan ve üretilen bir araçtaki Uluslararası Uzay İstasyonu'na 30 Mayıs Cumartesi günü iki astronot gönderdi.
SpaceX kapsülü ve roketi, insanları 2011 yılından beri ABD topraklarından uzaya taşıyan ve yeni bir ticari uzay uçuşu çağına işaret eden ilk uzay aracı olacak. Her şey planlandığı gibi giderse, kapsül geri dönüp Atlantik Okyanusu'na iniş yapmasına dek yaklaşık iki ay boyunca uzay istasyonunda kalacak. Bu yazıyı 29 Mayıs günü henüz hava muhalefeti sebebiyle 30 Mayıs için verdiği 2nci tarihte uçuşun yapılma ihtimali hali %50’ydi. Ama en sonunda gerçekleşti.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), küresel enerji yatırımının pandemi nedeniyle bu yıl tarihteki en büyük düşüşü sağladığını söyledi.
Yatırımların yaklaşık 20% veya 2020 yılında 400 milyar $ düşmesi bekleniyor. Petrol %30'luk bir fon düşüşüyle karşı karşıya ve kömür %15 düşecek, yenilenebilir yatırım %10 düşecek. Bunun, enerji güvenliğini ve temiz enerjiye geçişi ciddi şekilde etkileyebileceğine ve işleri ve ekonomik fırsatları riske atabileceğine dair, IEA'nın İcra Direktörü Fatih Birol uyarıda bulundu.
Evet. Artık sorularla kendine ayna tutma sürecini kalıcı hale getirmek için bu hafta bir düzenleme önerim var. Yazmanın ve ortamı düzenlemenin gücünü kullanacağız. Buna kısaca ritüel de diyebilirsin. Ritüel demekle kastım her gün yapacağın düzenli faaliyetler. Zira bültenin başında anlattığım ilk 7 yaş dönemindeki kişilik gelişimi düzenli tekrarlar ile gerçekleştiğine göre bundan sonra senin kendini geliştirmen de düzenli çaba ve tekrara bağlı.
Umarım son 2 hafta sorduğum soruları düşünmeye ve kendi içinize dönerek cevap aramaya başladın. Daha fazla ilerlemeden önce eğer kendini tanımaya gerekten niyetli isen 5 şey yapmanı istiyorum. Bu haftaki amacımız içsel yolculukta bazı şart ve koşulları düzenlemek.
Kendine boş bir defter edin ve de yazmayı sana sevdirecek bir kalem. Bu deftere sadece kendi iç dünyana yaptığın seyahatlerinde bulduklarını yaz. Başka bir şeyi değil.
Geçen haftalarda sorduğum soruları ve kendi içine yaptığın yolculukta aklına gelen diğer soruları bu deftere cevaplarıyla yaz. Bu senin defterin ve kimseye göstermek zorunda değilsin. İstersen göster tabi ama bu senin özelin. Gönlünün ve aklının derinliklerindeki bilgeliği ve hakikatı bu deftere dök. Bu kitap senin kitabın. Yazmak en önemli terapilerden biri.
Her gün günlük yaşamdan kendini sıyır ve kendi içindeki hakikatleri aramaya, kendini tanımaya özel bir zaman ayır. Bunu yaparken ailene söyle ki kendi başına kalabilesin. Tüm dış unsurlardan kendini her gün 20 dakika kadar yalıt. Mümkün ise kendine evden bir köşe yarat ve ortamı seni iç dünyana yolculuğa sokacak eşyalar, kokular, resimler, semboller vs ile düzenle. burası senin kutsal mekanın olsun.
Her gün akşam 3 tane başarını, minnet duyduğun 3 tane şeyi ve bir sonraki gün başarak istediğim 3 tane hedefi bu deftere yaz.
Sabah kalktığın vakit bir önceki gece deftere yazdığın o günün hedefini okuyarak güne başla. Kalkar kalkmaz ilk işin cep telefonuna bakmak olmasın. Henüz beynin tam uyanmamışken ve alfa seviyesinden çıkmamışken bilinçaltını o gün istediklerini gerçekleştirmek için programla. Niyet gayreti tetikler, gayret ise kısmeti çeker. Zaten kısmetin olmayanı da istemezsin. Tabii ki kalpten ve saf isteklerden bahsediyorum. O yüzden kendi yolunu hatırla her sabah.
Evlerimizde kapalıyken Akdeniz’in muhteşem sahillerinde ekranınızla dolaşmak ister miydin?
Portekiz'den Mersin'e kadar tüm güney Akdeniz sahilinin neredeyse metre metre videoları çekilmiş. Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı detaylı yer alıyor.
Daha önce Türkçe bir Youtube kanalında yayınlanmamış bir konuyu geçen hafta inceledim. I.N.R.I. akronimi bakalım bizi nereden alıp nereye götürecek?
Biraz da mitoloji olsun bu hafta…
HAZİRAN AYI ÜCRETSİZ WEBİNAR SERİSİ DUYURUSU
Haziran ayında 4 tane webinarıma evinin rahatlığında katılmak ve…
…hakikat okyanusunda bir damla olan senin nasıl bir yolculukta olduğunu,
…bu yolculukta dünya illüzyonuna nasıl bağlandığını ve kendini unuttuğunu,
…yaşam amacını nasıl bulacağını ve gelecekte nasıl bir dünyanın bizi beklediğini öğrenmek ister misin?
İstersen aşağıdaki program için kayıt yapman yeterli.
Serinin 1nci webinarı KOZMİK TİYATRODAKİ YOLCUĞUMUZ
İnsanın varlık okyanusundaki yolculuğunu, özünden nasıl koptuğu ve nasıl kendini bularak özüne dönebileceğini bir süreç haritası ile anlatıyor olacağım.
02 Haziran 2020 Salı
Zoom toplantısı Katılım bilgileri ve teyit için buraya tıkla lütfen.
İstanbul saatiyle 20:00-21:00
2nci webinar - İNSANIN FABRİKA AYARLARI
Kişilik, ego, mizaç nasıl oluşur ve birbirimizi nasıl farklı kılar? İnsanın fabrika ayarları nedir?
10 Haziran 2020 Çarşamba
Zoom toplantısı Katılım bilgileri ve teyit için buraya tıkla lütfen.
İstanbul saatiyle 20:00-21:00
3ncü webinar - YAŞAM AMACINIZI BULMAK ve KENDİNİZİ TANIMAK
Bu bir webinardan öte kendine ayna tutman ve iç dünyanı keşfetmen için bir çalışma grubudur. Bir adet defter, renkli kalemler, silgi ile katılmanı rica ederim.
16 Haziran 2020 Salı
Zoom toplantısı Katılım bilgileri ve teyit için buraya tıkla lütfen.
İstanbul saatiyle 20:00-21:00
4ncü webinar - ÖNÜMÜZDEKİ 50 YIL BİZLERİ NELER BEKLİYOR?
Geleceğin teknolojileri, dünyadaki fiziksel ve ruhsal gelişmeler neler? Yeni bir dünya nasıl olabilir? İnsanın bu yeni dünyada mutlu ve başarılı olması için ne lazım?
23 Haziran 2020 Salı
Zoom toplantısı Katılım bilgileri ve teyit için buraya tıkla lütfen.
İstanbul saatiyle 20:00-21:00
Katılım bilgileri ve teyit için buraya tıkla lütfen.
Daha güzel bir dünya için ancak paylaşarak büyüyebiliriz ve farkındalık büyümenin, gelişmenin, tekamülün ön şartı. Bülteni beğendiysen ve diğer dostlarımızla paylaşmak istersen SHARE tuşuna basman yeterli. Bundan sonraki bültenlerin sana otomatik olarak gelmesi için de SUBSCRIBE tuşuna basabilirsin.
Hakikatin nuru fikirlerin çarpışmasından doğar. Değerli katkı ve yorumlarını da bekliyorum. Haftaya görüşmek üzere.
Sevgiyle kal.
Kenan
Ücretsiz kitaplarıma buraya tıklayarak ve KİTAPLARIM sayfasından ulaşabilirsin
İngilizce Medium adlı sitedeki yazılarıma buraya tıklayarak ulaşabilirsin