Allah'ın Musa'ya Cevabındaki Kendini Bilmek Sırrı
Bilgelik sözde sehli mümteni etmekse, bunun en güzel örneğini O'ndan dinleyelim.
Ever sevgili dostum,
Uzun bir aradan sonra tekrar birlikteyiz. Bugünden sonra ücretsiz haftalık paylaşımların yanında uzun süredir biriktirdiğim kişilik envanterlerini sizlerle ücretli bir yayın akışı ile paylaşarak bu blog serisine katılanları 52 haftada başladıkları bilinçten daha öte bir bilinç haline ve özfarkındalığa taşımayı planlıyorum.
Bugünkü konumuz hani Hz. Musa’nın Tanrı ile karşılaştığı o ünlü anda ona Eski Ahit’e göre söylenen sözün sırrı. Uzatmadan, haydi devam edelim.
Harika bir haftasonu geçirmen dileğiyle,
Allah’ın Hz.Musa’ya cevabı
Semavi Dinler’den Yahudilik’in kutsal kitabı Tevrat’ın “Mısır’dan Çıkış” (Exodus) 3-14 bölümünde Hz.Musa’nın ilk defa Allah (YHVY) ile Sina Dağı’nda (Horeb Dağı) karşılaşması anlatılır.
Hz.Musa dağda yanmakta olan bir çalılık görür. Çalılık yanmasına rağmen kül olmamaktadır. Bir şekilde ağaç kendisini tüketmeyen bir ateşte yanmaktadır ama ağaca bir şey olmuyordur. Ve Allah Hz.Musa’ya Sina Dağı’ndan seslenir, onu İsrailoğullarını Mısır’dan çıkarmakla görevlendirir.
Hz.Musa İsrailoğullarına gittiğinde O’nun nasıl adlandıracağını bilemeyeceğinden, Allah’a; "Seni hangi adla çağırayım?" diye sorar. Ve Allah şöyle karşılık verir;
"Ben, Ben Olanım... İsrail oğullarına; Beni size BEN'im gönderdi diyeceksin" (Çıkış 3:13-14).
“Ben, Ben Olanım”…
Ne muhteşem bir cevaptır bu?
Bunu ilk defa okuduğumda tüylerim ürpermişti. Nasıl bir cevaptı bu?
Öyle bir cevap ki, içinde hem akıl almaz bir güveni hem de bilgeliği barındırıyordu. Muazzam bir gücün bu denli saf ve zarafetle kendisini aşikar etmesi karşısında hayret sarhoşu olmuştum. Kısa, net ve öz bir cevaptı. Ve de yalın. Bir o kadar da gizemli ve kafa karıştırıcı. Sembolizmada sembollerin 7 kat anlam ile örtülü olması gibi, bu cevap da belki 777 kat anlam ile örtülüydü. Düşündükçe insanı fikren derinleştiren ve her seferinde insanın artan bilinci ile yeni ve farklı cevapları zihninde uyandıran bir cevaptı bu.
“Ben, Ben Olanım”…
Antik Yunan Mitolojisi’ne baktığınızda Zeus’tan böylesine güçlü ama tevazu dolu bir kendini ifade duymazsınız. “Tanrıların ve İnsanların Babası Zeus” o yüce kudreti ve muazzam gücüne rağmen kibirle konuşur. BENLİĞİNİ öne çıkarır. Yarattığı insanlara karşı üstünlüğünü sözleriyle gösterir.
İskandinav Mitolojisinde Zeus’un adı Odin’dir ve Odin de Zeus’tan farklı bir tarzda konuşmaz. Güçlüdür ama BEN der. Gücünü belirgin bir şekilde aşikar eder. Hissettirir.
Pagan geleneklerindeki tüm tanrıların güç ile özdeşleştirildiğini ve onların konuşmalarının güç sıfatı içerdiğini görürüz. Güç demek o sıfat ve isimlere sahip olmak demektir.
Antik Mısır’ın son dönemlerine baktığımızda firavunların tanrısallaştırıldığını görüyoruz ve onlarda kendi güçlerini göstermek ve pekiştirmek içim makam, mevki, sembol, isim ve sıfatlar kullanıyorlar.
Ancak Hz.Musa’ya nasıl cevap veriliyor?... “Ben, Ben Olanım”…
Hiç bir insani sıfat ve isim, makam, mevki, otorite sembolü yok. Gizli güç mesajı yok. Yalın ve güçlü aynı hiçlik, sessizlik gibi.
“Ben, Ben Olanım”…
Kimse değil. Ben, kendimim. Benden başkası değilim. Ben olmak için başka bir şeye ihtiyacım yok. Başka bir şeye sahip olmaya ihtiyacım yok.
Bakın “ben buyum, ben şuyum” demekten veyahut “Ben Kainatın Efendisi Zeus’um” demekten ne kadar farklı bir anlatım. Tevazu, hoşgörü, incelik, saflık içerirken aynı zamanda da bir o kadar güçlü.
Zaten hakiki gücü elinde tutanlar saf değil midir. Zaten hiçlik tüm gücü içinde barındırmaz mı?
“Ben, Ben Olanım”…
Bu söz bana Allah’ın 99 ismini anlatan Esma’ül Hüsna’da O’nun “Samed” ismini hatırlatıyor. Samed kısaca ihtiyaçsız demek. Kimseye var olmak ve devam etmek için ihtiyaç duymayan. Bu söz işte bu denli basitçe bunu anlatıyor bence.
Ve bu söz aslında insana kendini bulmasının, Dünya Okulu’ndaki sınavını geçmesinin, Kozmik Tiyatro’daki oyunu sırasında çektiği acı ve ıstırabı dindirmesinin de bir yolunu veriyor.
SEN, SEN OL ki Allah’tan başkasına muhtaç olma. Sen O’ndan başkasına muhtaç olmayacak denli aklının, kalbinin ve ruhunun özgürlüğünü kazan ki, kendin olmaktan dolayı mutlu ve huzurlu ol.
Bir başkası olma. Bir başkasının hayatını yaşama. Kendin ol. Yapmacık olma.
Kimsenin yargılama, suçlama veya övme, ululaştırma çabaları seni bir yere getirmez. Sen sadece neysen osun. Ve hayatına neysen onu çekeceksin. İsteklerin potansiyelindir ancak davranışların kaderindir.
Kendini bil ki mutlu ve huzurlu ol ANCAK haddini de bil ki içindeki Tanrı parçacığından ötürü kendini bir anda Bütün sanan En’el Hakk diyenlerin kibrine kapılma.
Acizane aklıma ve kalbime düşünler bunlar. Tefekkür ettikçe daha neler çıkar kim bilir. Gerisini sizlerin değerli fikirlerinize ve kalplerinize bırakıyorum.
Sevgiler,
Kenan
Şimdi de biraz kadim Çin Taoizminden kabımız kadar almak için bir hikayeye göz atalım.
Konfüçyüs, ayinlere dair bilgi edinmek üzere Lao-Tzu’nun yanına gider. Lao-Tzu çok yaşlı, Konfüçyüs ise genç bir bilgindir.
Lao-Tzu ona: “Tao’yu buldun mu?” diye sorar.
“Onu yirmi yedi yıl aradım ama bulmadım” der Konfüçyüs.
Bunun üzerine Lao-Tzu, muhatabına şu öğütleri vermekle yetinir:
“Bilge kişi karanlığı sever; olur olmaz şeylere kendini kaptırmaz, zamanı ve şartları inceler. Eğer yer ve zaman elverişli ise konuşur, değilse susar. Hazinesi olan biri, onu herkese göstermez. Demek ki gerçekten bilge olan kişi hikmeti her gelene açıklamaz. Kendini beğenmiş nefsini, arzularını, üzerindeki müstağniliği (gözü gönlü tok) ve gayretkeş görüntüyü yok et! Bunların, şahsiyetine hiçbir faydası yoktur. İşte sana söyleyeceklerimin hepsi bu.’’
Konfüçyüs, bu görüşmeden üzgün ayrılır. Talebelerine şöyle söyler:
‘‘Bütün hayvanları tanırım -kuşlar, balıklar, dört ayaklılar- ve her birinin davranışlarını bilirim. Ancak henüz ejderhayı tanıyamadım. Çünkü o, bulutların ve rüzgarın üstünde göğe çıkmaktadır. Bugün Lao-Tzu’yu gördüm, o bir ejderhaya benziyor.’’
YouTube’ta yepyeni içeriklerle karşınızdayım.
2 hafta önce 5nci kitabım Hermes Yayınevi’nden okuyucularla buluşmak üzere yayınlandı. Birçok yayınevinde bulabilirsiniz. Yıllar içinde yazdığım 5 kısa kitabı genişleterek ve yeni bilincimle ele alarak ezoterizm ile ilgili bir sistem sunmaya gayret eden kitabımın içindeki 5 konu şunlar…
Evrendeki Zıtlıkların Ahenkli Birlikteliği
Antik Yunan’da Mutluluk - Eudaimonia
Kuantum Teoloji - Teoloji, Bilim, Felsefe Aynı Şeyi mi Konuşuyor?
Kendini Bilmenin ve Gerçekleştirmenin Modern Haritası - Enneagram
Engizisyonun Lanetlediği Hristiyanlar - Katharlar
Kitabımı sipariş etmek için tıkla. Kitabı alanlara kitabın içinde harika bir ücretsiz hediye koydum. Kitabı alan herkes 6 aylık 6 farklı konudaki ücretsiz epostayla eğitim serime katılabilecek.
Bu arada harika bir eğitimle karşınızdayım.
Sevgiyle kal,
Kenan